Çoğulu “rukâ, rakiyyu” olan “Rukye”, Arapçada “r.k.y” kökünden gelmekte ve yukarı çıkmak, efsun eylemek ve “fî” harf-i cerriyle, kulağına fısıldamak anlamlarına gelir.
Rukye, hastalıkların iyileştirilmesi ve zararın defedilmesi isteğiyle Kur’an okumak ve dua etmek demektir. Bazı kaynaklarda da Rukye: ‘Bir hastalığa, musibete -humma, sara vs.- uğrayan kişinin iltica maksadıyla yaptığı dua’ olarak tarif edilmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de rukye masdarından türeyen tek kelime, ism-i fâil kalıbında geçmektedir: Kıyame Suresinin 27. ayetinde “Tedavi edebilecek kimdir, denir.” Kıyametin anlatıldığı surede ölümle burun buruna gelen insanlar tasvir edilmektedir. İnsanların kıyamet günündeki durumu, ölmek üzere olan bir hastanın başında, yakınlarının son bir ümit peşinde koşuşturdukları âna benzetilmektedir.
Rukye, Cahiliyye’de de uygulanan bir tedavi metodudur. Birçok hastalık ve zehirlenmelere karsı rukye yapıldığı, bunu meslek edinen kimselerin olduğu bilinmektedir. Rukye, daha çok iplik üzerine okuma ve atılan düğümler şeklinde uygulanmaktaydı. Ayrıca bizzat hastanın kendisine, ağrı hissedilen yere okumak ve üflemek, efsunlamak, büyüden kurtulmak için boncuk ve nazarlıklar kullanmak şeklinde de yapılmaktaydı.
Ama günümüzde bu teknikler değişmiş ve çoğu yanlış olan teknik ve uygulamalar kaldırılmıştır.
Burada bunları sizlere açıklayıp, öğretme amacı ile sizleri bilgilendirmekle görevliyiz.